İlker Bakışkan Sensei
Sporla tanışmam 12 yaşında başladı. Fitness’a büyük bir ilgi duyuyordum ve bir spor merkezine kayıt olmak istiyordum. Ancak yaşım küçük olduğu için kabul edilmiyordum. Israrcı tavrım sayesinde sonunda bir spor merkezine kaydolmayı başardım. Yaşıma uygun olarak ağırlık kaldırmak yerine, daha hafif egzersiz programlarıyla çalıştırılıyordum. O dönemde kulübün adeta maskotu gibiydim. Spora ve antrenörlerime duyduğum sevgi, antrenman süreçleriyle sınırlı kalmadı; günümün büyük bir kısmını spor salonlarında geçirmeye başladım.
16 yaşımda aikido ile tanıştım. O yıllarda düzenli bir antrenman disiplinim olmasa da aikido hayatımda yer edinmeye başladı. Ancak o yaşlarda kaslı ve güçlü bir beden arayışı benim için daha cazip geliyordu. 18 yaşımda fitness antrenörü olarak çalışmaya başladım ve sevdiğim spor mesleğim haline geldi. Farklı merkezlerde deneyim kazandıktan sonra, 1999 yılında henüz 22 yaşındayken kendi spor merkezimi kurarak girişimci bir antrenör olarak yoluma devam ettim.
Spor merkezimde çalıştığım öğrenciler, kısa sürede sağlıklı ve gözle görülür dönüşümler yaşadı. Obezite ile mücadele edenler 44 kiloya kadar kilo verirken, zayıf olanlar vücut geliştirme hedeflerine ulaşarak büyük değişimler geçirdi. Hatta bir dönem dünyaca ünlü bir supplement firması, öğrencilerimin “önce-sonra” fotoğraflarıyla bir takvim düzenleyerek sponsor olmayı planladı. Ancak 2001’deki ekonomik kriz nedeniyle bu proje askıya alındı sonra gerçekleşemedi.
Tutkudan Uzmanlığa: Aikido ve Pilates Yolculuğum
20 yaşımda aikidoya olan ilgim derin bir tutkuya dönüştü. Fitness geçmişim sayesinde güçlü ve kaslı bir bedene sahipken, aikidonun “güce ihtiyaç duymayan” teknikleri beni derinden etkiledi. Bu sanat, yalnızca fiziksel bir disiplin değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesi haline geldi.
O yıllarda spor bilimi, kinesiyoloji ve rehabilitasyon, iyi antrenörlerin dahi yeterince farkında olmadığı konulardı. Geleneksel antrenman yöntemleri, sporcuların daha sık sakatlık yaşamasına neden oluyordu. Ben de zaman zaman sporcu sakatlıklarıyla karşılaşıyor ve sahip olduğum omurga sorunları (skolyoz ve sakralizasyon) nedeniyle pilates ve fizik tedavi yöntemlerine başvuruyordum. Aikido ve pilates alanlarında bilgim arttıkça, başlangıçta destek aldığım antrenörlerin eksik ve yetersiz kaldığını fark ettim. Ancak, tüm bu eksikliklerine rağmen bu branşlar hayatıma çok şey katmıştı ve onları daha iyi anlamak, geliştirmek benim için bir tutkuya dönüştü.
Antrenörlük, sürekli gelişimi ve ömür boyu eğitimi gerektiren bir meslek. Sadece branşınızda değil, insan bedeni ve hareket bilimi konusunda da kendinizi geliştirmek zorundasınız. Bu anlayışla, Joseph Pilates’in “kontroloji” adını verdiği disiplinin derinliğini keşfettim. Pilatesin hem savaş sanatlarını hem de genel sağlığı destekleyen yönlerini gördükçe, bu alan hayatımda daha fazla yer edinmeye başladı. Aikido tecrübemin pilatesi, pilates bilgisinin ise aikidoyu ne kadar beslediğini fark ettim.
Yoğun aikido ders programım nedeniyle pilates, öncelikle kendi antrenmanlarım ve yalnızca yakın çevreme verdiğim özel derslerle sınırlı kaldı. Ancak bu alandaki eksiklerimi tamamlamak için Türkiye Jimnastik Federasyonu’nun eğitim süreçlerini başarıyla tamamladım. Ardından, dünyanın en geniş eğitim ağına sahip Balanced Body University’nin tüm müfredatını bitirdim ve en son kapsamlı bitirme sınavını tamamlayarak mezun oldum. Bu süreçte edindiğim bilgiler, insan bedenine olan ilgimi daha da derinleştirdi.
Savaş sanatlarında ustalaşmak, dingin bir zihin, yüksek konsantrasyon ve anda kalabilme becerisi gerektirir. Bunlar, yıllar içinde kazanılan ve aktarılabilen yeteneklerdir. 30 yılı aşkın savaş sanatları tecrübem, pilatesin vurguladığı ruh, beden ve zihin bütünlüğüyle birleşerek benzersiz bir eğitim metodunun temelini oluşturdu.
Aikido’da “Yol” Arayışım
Aikido, O’Sensei’nin derin felsefi öğretilerini yansıtan bir sanat olarak beni her zaman büyüledi. Ancak farklı ekollerde eğitim alsam da, aikidonun özüne sadık kalmayan yaklaşımlarla karşılaştım. Güç kullanmadan, rakibin enerjisini yönlendirme prensiplerine dayanan saf aikido arayışım, beni Seishiro Endo Shihan ekolüne götürdü. Kendisi, aikidonun kurucusu O’Sensei Morihei Ueshiba’nın son dönem öğrencilerindendir ve dünya aikido genel merkezi Aikikai Foundation’ın baş öğretmeniydi.
“O’Sensei’nin ‘500 gram kaldırabiliyorsan aikido yapabilirsin’ sözü, bu ekolde gerçek anlamını buldu.”
Son 20 yıldır bu ekolü ülkemde gururla temsil ediyorum. Bu süreçte, aikidoyu özüne sadık bir şekilde aktarabilmek için çalıştım. Son olarak, dünya aikido genel merkezi Aikikai Foundation, organizasyonumuzu tam yetkili kılarak, dünya aikido merkezini temsil eden resmi bir kuruluş olarak tanıdı ve web sitelerinde yayınladı.
Eğitmenlik Felsefem
Eğitmenlik anlayışımı, hocamın anlattığı bir hikâye şekillendirdi. Fuji Dağı’nı anlatan iki öğretmen tipinden bahsetti:
İlki, “Size bildiklerimi anlatayım” diyerek öğrencilerini bilgiyle sınırlayan bir öğretmen; diğeri ise, “Beni takip edin, sizi Fuji Dağı’na götüreyim” diyerek rehberlik eden bir kılavuz. Ben, ikinci öğretmen olmayı hedefliyorum. Öğrencilerimle birlikte yol alıyor, onlara rehberlik ederek deneyim kazandırıyorum.
Kimusubi Ailesi
Grubumuz, samimi ve özverili çalışmaları sayesinde, uluslararası standartlarda eğitim veren bir “akademi” haline geldi. Sadece kendi eğittiğim hocalarımla çalışıyoruz. Aile sıcaklığında, saygı ve sevgiyle dolu bir ortamda eğitim veriyoruz. Yeni katılacak bireyleri özenle seçerek, sanatımızı paylaşacak arkadaşlarla bir araya geliyoruz.
Eğer siz de bu sanatlara ilgi duyuyor ve ailemizin bir parçası olmak istiyorsanız, bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Türkiye Geleneksel Aikido Yaz Kampımız
Uzun yıllardır düzenlediğimiz yaz kamp ve seminerlerimiz oldukça yoğun konsatre bir çalışma programını içermektedir. Bu çalışmalarımıza dojomuzda eğitim alan her öğrencimiz ilk 6 ayından sonra katılabilmektedir. Eskiden düzenlemekte olduğumuz uluslararası seminerlerimiz, tüm dünya da olduğu gibi bizde de 2 veya 3 günlük çalışmalar halinde organize edilirdi. Hem konu bütünlüğü hem ekonomik kazanımlarını değerlendirerek yılda 4 kez düzenlediğimiz seminerlerimizi birleştirerek toplam 2 hafta süren bir eğitim programı dizayn ettik. Bu programın 1 haftası İstanbul Merkez dojomuzda 1 haftası ise bir tatil yöremizde yaz kampı şeklinde uygulanmaktadır. Yoğun bir eğitim programı ile eğlenceli bir tatil fırsatını bir araya getiren bu program ile yıl içerisinde seminer programlarımızı birleştirdiğimiz için faliyet programımızda oldukça yer açmış olduk. Bu suretle öğrencilerimiz Japonya – Finlandiya ve Rusya’da organize edilen uluslararası diğer kamp faliyetlerine daha rahat katılma imkanı da bulmuş oldu.
Yurt Dışı Aikido Kampları
Gurubumuzdan minimum ilk yılını doldurmuş aikidokalar ile Endo Shihan’ın dünyada ki seminer ve kamplarına beraberce iştirak etmekteyiz. Bu seminerler dünyanın her yerinden siyah kemer seviyesi ve üzerindeki aikidokaların katılımıyla gerçekleşmektedir. Ortalama 18 saatlik bir çalışmayı kapsamaktadır. Yurt dışında organize edilmesi sebebiyle katılımcılar yaşamlarının getirdiği zihinsel yoğunluktan sıyrılarak zihinlerini sadece aikidoya odakladıkları bir döneme girmiş olurlar. Kendilerini ve hocalarını dünyanın her yerinden katılım gösteren aikidokalarla kıyaslama, bu suretle aldığı eğitimin kalitesini de değerlendirme şansına sahip olurlar.